30.11.09

sabır...

...çok aç iken yapılan yemeğin bir türlü pişmemesine rağmen ısrarla beklemektir.

...evet, budur.

23.11.09

allahım aç kapılarını

Yıllardır herkesin dilinde olan bir soruya bir son vermiş olabilirim. "ilhan irem'e ne oldu?"

öncelikle şunu belirtmeliyim ki, ilhan irem 15 yıldır hiçbir televizyoncuya röportaj vermiyormuş. ama bir muhabir kendisiyle konuşmuş, "o değil de, sana ne oldu" diye sormuş, ilhan irem de cevap vermiş. aşağıdaki linkten röportajı okuyabilirsiniz.

http://korfezmedyagrubu.com/OnceKorfezGazetesi/modules/news/article.php?storyid=5003

ayrıca ilhan irem şu anda karadeniz tv'de "aşk kapıları" isimli şarkısını söylüyor. görür görmez burada siz değerli hayranlarımla paylaşmak istedim.

şarkıda sadece "allahım aç kapılarını" dediğini duydum. ama başka sözleri de var tabi ki.

20.11.09

güz okul olimpiyatları 2

bu sezonun ilk karşılaşmalarında ortalama üstü bir performans sergileyen sabri-sama, önümüzdeki çarşamba günü oynanacak olan kısmi dif. denklemler için şu sözleri söyledi:
"kdd ciddi anlamda güçlü bir takım ama biz daha güçlüyüz, bu sefer başaracağız."
önceki iki karşılaşmadaki başarılarını azim ve dikkate bağlayan profesyonel öğrenci, bu son maça ilk hazırlık aşamalarında rakiplerinden aldığı darbelerin, bulamadığı notların morallerini bozmadığını, aksine daha hırsl..

evet sayın seyirciler yayınımızı bir son dakika haberi ile kesiyoruz, başbakan kürt açılımının aslında kurt açılımı olduğunu, kurt cobain'in ölüm yıldönümüne hazırlandıklarını belirtti.

16.11.09

güz okul olimpiyatları.

"...kendimize güvenimiz tam."
Her sene düzenlenen güz okul olimpiyatlarına çok iddalı başlayan sabri-sama, 2 saat sonraki maç hakkında şunları söyledi:
"optimizasyon kuvvetli bir takım, agresif oyunlarla rakiplerinin kafasını karıştıran bir takım. ama biz de bu sezon iyi hazırlandık, kendimize güvenimiz tam."
sabri-sama ve optimizasyon daha önce, türk okul olimpiyatlarında 2 defa karşılaştı. her maçtan mağlup ayrılan sabri-sama, bu sene bir hayli iddalı görünüyor. eve en az 1 puanla dönmek istediğini de ekleyen sabri-sama, ilerideki maçlar hakkında birşey söylemek istemedi.

şimdi de sayın seyirciler kameralarımızı amerika'ya....

10.11.09

Krep Tarifi

Pişirme süresi: pişmeden ve piştikten sonra saate bakılır, aradaki fark pişirme süresidir.
Malzemeler:
önce anne aranır:
-annecim bu krepte hangi malzemeler vardı ya?
-un, süt, yumurta biraz da tuz. karbonat var mı? varsa biraz ondan da ekleyebilirsin.
-tamam annecim sağol, görüşürüz
Hemen akabinde acaba ölçüsü neydi diye düşünülür ve ufak bir google gezmesine çıkılır.
1 Su bardağı un
2 su bardağı süt
vesaire...
demek ki 1e 2 olcakmış denir ve 2 su bardağı un ile 2 su bardağı süt konulur, çünkü sadece 2 bardak süt kalmıştır. kalanına su ilave edilir.
yumurta ve tuz da eklenerek güzelce çırpılır. evinizde çırpıcı yoksa çıkın dışarıdan bi tane alın, veya hiç girişmeyin bu işe.
bir kaşık yardımıyla bütün malzemelerin iyice karışması sağlanır, yarım saat sadece karıştırılır.
ısıtılmış tavaya yağ konmaz çünkü krep harcının içine zaten konmuştur ve yağsız tavada kızartılmalıdır.
bir kepçe harç alınır ve tavaya dökülür.
ilk krep mutlaka parçalanmalıdır, çünkü öyle süre gelmiştir.
ikinci krep de güzelce parçalanarak piç edilir (afedersiniz)
bu iki krep olmaya çalışmış parçalardan ders alınarak, ne kadar pişirileceği ve tavaya az da olsa yağ konması gerektiği anlaşılır.
3. krep olmuştur artık, daha doğrusu ilkidir.
mutlu olunur.
4. krepte koyduğunuz azıcık yağ (ki bir öncekine koyduğunuzun aynısıdır) yetmez ve tavaya yapışır. düzeltmeye çalışıcam derken iyice talan edilir.
biraz ilerledikçe harcın az olduğu farkedilir.
hemen bakkaldan yumurta ve süt alınır, 1e 2 olcak şekilde un, süt, yumurta, yağ ve tuz üstüne eklenir. tekrar kaşık yardımıyla uzun süre çırpılır.
tavada birkaç krep daha parçalanır.
parçalanmayan kreplerin bir kısmı başka bir tabağa alınır, diğer kısmı tavada havaya atarak çevirme yöntemi ile yere düşürülür.
2-3 tane daha krep yapıştıktan ve parçalandıktan sonra skerler denir
tavaya bol yağ eklenir
kızgın yağda krepler bir bir pişirilir ve servis tabağına alınır.
yanına içine doldurup kıvırmak için güzel bir salata yapılır.
sıcak ama soğumuş bir şekilde servis yapılır.
afiyet olsun.

sadece 2,5 saat içinde yapabileceğiniz bu kolay ve hiç uğraştırmayan tarifi sakın evinizde denemeyin.

8.11.09

kamel soft

messenger'in çizme aparatını kullanarak çizmiş olduğum, bir ucu yanan sigara ile başladı herşey... "paketini de çizerim" dedim, "camel istiyorum ben" dedi. ama bu sefer çizme aparatını kullanamazdım. daha fonksiyonlu birşeylere ihtiyacım vardı, daha kompleks birşey...
başlat>programlar>donatılar...
göz göze geldim oradaki simgeyle, meydan okurcasına bana bakıyordu ufacık fırçalar "sıkıysa tıkla, resim çizme özürlü seni, nıhahaha" dercesine...
lisedeyken resim hocam yaptığım bir resme gülmüştü, o zamandan beri özgüvenim de kaybolmuştu resim konusunda, yeteneğimi tamamen kaybetmiştim, çizdiğim çöp adamlar çöp bile değildi...
"sktiret" dedim ve
...>paint
beyaz ekran karşımdaydı artık. her tarafta ne olduğunu bilmediğim simgeler, kalemler ve renkler... hepsi dalga geçer gibiydi benimle. olsun dedim, en azından uğraşmıştım, emeğime sağlıktı, +repti...
çizmeye başlayınca garip birşeyler oldu, unuttuğum herşey tekrar kapımı çalmıştı sanki, sıcak bir gülümsemeyle karşıladım kendisini "naber kanka?" diye sordu, cevap vermedim... bunca yıldır nerelerdeydi? yine de onca tribe rağmen gülümsüyordum...
çizimimi bitirdim, dosya>farklı kaydet
ve sonuç...

4.11.09

Naruto

as you, all my fans(approximately 5 people, followers included), can see that this is my first english blog entry. i decided to talk about naruto for this entry. correct me if you can, if you dare (evil look)

Naruto is a young, blonde boy from the village konoha of fire country. He may be blonde, and look harmless, but he has a great secret within him, a nine tailed demon fox (kyuubi), which attacked the village and nearly destroyed all the konoha. many ninjas and villagers died in the battle. but one man, leader of konoha, hokage stopped the fox and sealed it inside of a blonde baby (guess who is that blondie). Hokage actually wanted everyone to appreciate naruto, see him as a hero but that didn't happen. Furthermore, everyone hated him because they saw him as a killer, a monster. That is why naruto always grew up alone.

Naruto always wanted to be appreciated, he wanted everyone to love him, respect him, see him as someone important. So he decided one day he'd be the hokage. On his way to become an excellent ninja, he teamed up with his greatest rival, sasuke and the girl he loves, sakura and the captain of the team, their teacher kakashi.

and the adventures began...

a wonderful manga series, everyone should definitely read it!

nostalji

turbo sakız(içinden çıkan kağıtları biriktirince araba veriyolarmış olm)
taso(uzun süre evde saklı kaldılar, sonra çöpe atıldı tabi)
yumiyum(yımışak şeker, memnun oldum!)
cilli(bilye, misket de olabilir ama biz cilli diyoduk)
ufak kapsüller içindeki kolonyamsı renkli kokular(bir türlü patlatamadığım, sonra iğne ile delip üzerime boşalttığım ve kendimi güzel koktuğuma inandıran madde)
sulugöz(eskiden daha bi göz yaşartıcıydı, bozdular şimdi, çok piyasa oldular tabi)
çitos çerezza tombi şimdi vitaminli (çitos! vitaminli! tombi! vitaminli! çerezz...)
izel çelik ercan(hepsi kendi başlarına çok ünlü oldular sonra, çok garip. çocukluğunuzu biliyorum ulan)
komedi dans üçlüsü(filmleri çok çıkardı, aslında benden de eskiler bu adamlar)
grup vitamin(dokundur)
pokemon (gerçi lisedeydim, pek nostalji sayılmaz ama yine de nostalji olacak kadar efsanedir)
sünnet olmak(kabul edelim, küçüktük, çocukluğumuzda büyük yer etmiştir bu olay...)
ilhan irem(tekrar soruyorum, ne oldu o adama?)
susam sokağı(okumayı öğretti bana bu)
7den 77ye (sadece 7 yaşındakiler ve yaşlıları hatırlıyorum, aradaki nesil o sırada ne yaptı acaba)
turnike(güner ümit'in yüzündeki iki adet ben, beni korkutuyodu. ayrıca tepedeki kapılardan çıkan hatunlara anlam verememiştim.)
dahası da var...